4 Mart 2020 Çarşamba

Kusursuz Seyahat Yoktur

kusursuz seyahat

SELAM,
Bloglarda insanlar yurt içi ya da yurt dışı seyahatlerini,gezip gördüklerini anlatırlar.
Yazdıkları fotoğraflarla birleşince her şey gözümüze ne kadar güzel görünür.
Genelde olumsuz tarafları anlatılmaz seyahatlerin.
Gerçekte o kadar kusursuz olabilir mi sizce ?
Özellikle yurt dışı seyahatler sürprizlere çok açıktır.

Ne dersiniz başlayalım mı ?????
İşte farklı seyahat anıları....

**Sabah 04:00 'te kalkılacak.İlk uçuş İstanbul'a ,oradan Münih.Ata dişlerini fırçalamaya başlar.Fırçasını yerine koyarken eli saç fırçalarının olduğu bardağa çarpar,bardak yere düşer.Yere düşerken de kaloriferin vanasını kırar,peteğin içindeki su boşalır.Banyo simsiyah su içinde kalır,herşey ıslanır.Temizlemek saatler sürer.
*
**Planlama yapılır,sabah kalkılacak,araba AŞTİ yakınlarında oturan abimlere bırakılacak.Oradan Havaş servisine binilecek.Yola çıkılır,kapalı yollar vardır.Planlanan saatte servise yetişmek mümkün olmaz.Bir sonrakine binilir.Saate göre yetişmek mümkün değildir.Yolda inilip taksiyle havaalanına gidilir.
*
**Ata 9 yaşında.Ana-oğul binmişiz otobüse Arnavutluk'a doğru yola çıkmışız.Yunanistan gümrüğünde 3saati aşkın bir süre bekleyince yolculuk çok uzun ve yorucu bir hal alır.Tiran'da inince 4saat daha küçük bir minibüsle Vlore'ye 4 saatlik yol ile birlikte kalacağımız eve ulaştığımızda yolculuğumuz başlangıçtan itibaren tam 24 saat sürmüştür. 

*

**Prag 'ta kaldığımız pansiyon en üst katta.Oldukça eski bir apartman.Odada sadece tavandaki bu pencereler var.Sabah çıkarken sıkıca kapatıyoruz.Börtü böcekle aram hiç hoş değildir.Akşam geldiğimizde odayı temizlenmiş halde buluyoruz.Derken bir bakıyorum pencerelerin hepsi açık.Çatıdan ne böcekler,örümcekler belki de fareler inmiştir diye düşünürken uyu uyuyabilirsen :)
*
*
**Viyana havaalanından metroyla şehre geliyoruz.Ata susamış.Metro çıkışı bir büfeden küçük su alıyoruz , 2 € ödüyoruz.Ne kadar pahalı diye düşünürken tam karşıda bu modern çeşmelerden görüyoruz.Şehrin hemen her yerinde olan ,suyu içilebilen çeşmeler.Üstelik soğuk buhar verme özeliği de var.Bir daha suya böyle çok para ödemiyoruz.
*

**Frankfurt...Biz alışkın değiliz öyle 8-10 hatlı metrolara,trenlere efendim.Ankara'da daha yeni üç hattımız oldu.Dolayısıyla Almanca tabelaların da etkisiyle yanlış tarafa giden trene binmek başınıza gelebilecek birşeydir.Ama bahaneyle Wiesbaden 'i de görmüş olursunuz.
*

*
**Madrid'te kalacağımız yerin internetteki yorumlarını okurken sahibi olan bayanın tek kelime ingilizce bilmediği yorumlarını okursunuz.Yok canım o kadar değildir deyip rezervasyon yaptırırsınız.
Sonuçta evet o kadardır.Hiç anlaşamazsınız.
*

Kiev'e uçuşun ardından Ukrayna'nın başka bir şehrine
gitmek için terminale geliyoruz.Neyse ki otobüs biletini önceden aldık,sorun yok diye düşünüyoruz.
Tabii ki öyle olmuyor.
Ukrayna'nın bağımsızlık günü ve tam da o gün ağaçları deviren bir fırtına ve yağmur birleşince otogarda 4 saat otobüs bekliyoruz.
Üstelik sormadığınız takdirde hiçbir bilgi vermiyorlar.
Sonunda tavanından su alıp koltuklarının bir kısmı ıslanmış otobüsümüzle 5 saatlik yolculuğumuza başlıyoruz.
*

Düşündükçe beni gülümseten bir kaç anı paylaştım sizinle.
Kusursuz olmasa da seyahat etmek,yeni yerler görmek,doyasıya gezmek güzeldir.

SEVGİYLE KALIN.


Madrid Hakkında Bilmeniz Gerekenler

SELAM...
Madrid gezimizdeki deneyimlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.


Havaalanından metroya geldiğinizde biletinizi bu makinalardan alıyorsunuz.
Bizim kaldığımız yer ana meydanlardan biri olan
Sol Meydanı'na yakındı.
Buraya gidebilmek için üç hat değiştirmeniz gerekiyor.
Bilet ücreti ise 4,5€ idi.
Güncel bilet fiyatını lütfen internetten kontrol ediniz.


Metro ağında yaklaşık 10 hat var.
Bu hatlara ulaşmak için kat kat aşağılara inmeniz gerekiyor.
O nedenle aktarmalar biraz yorucu oldu diyebilirim.
 Kat kat yerin altında olmanıza karşın yolculuk sırasında 
hem telefon hem de internet bağlantınız
gayet güzel çalışıyor.
Yolculuk ise yaklaşık 25 dk. sürüyor.
Metro için püf noktası şu:
Şehre inerken aldığınız bileti saklamasanız da olur.
Ancak havaalanına gidişte sakın biletinizi kaybetmeyin.
Çünkü havaalanına geçiş yaparken aynı biletle turnikeden
geçiyorsunuz.
Bileti kaybederseniz yeni bilet almak zorunda kalırsınız.


Şehrin içinde çok düzenli işleyen belediye otobüsleri de var.
Bu otobüsler oldukça konforlu.
Yukarıda gördüğünüz gibi bebek koltuğu bile var.
Şoförün oturduğu kısım cam bölme ile kapatılmış.
Biletinizi içeride şoförden alabiliyorsunuz.
İstasyonlar önceden anons ediliyor.Ayrıca ışıklı panodan da 
takip edebiliyorsunuz.
Konforlu taraflarından biri de tekli koltukların 
normalden daha büyük olması.
Böylece kilolu olan ya da küçük çocuğuyla
yolculuk yapanlar daha rahat ediyor.


Metrodan inip Sol Meydanı'na çıktığınızda Madrid'in simgesi
bu ayı heykeli ile karşılaşıyorsunuz.
Bu heykele el sürmek adettenmiş,yeniden gelmek için :)
Sol Meydanı'nda ne var derseniz;
öyle büyük bir meydan değil.
Çeşitli animasyon gösterileri yapılıyor.
Turistler de genelde burada taşlara oturup
gösterileri izliyorlar.
Burası ana metro istasyonu olduğundan sürekli bir kalabalık var.
Bu meydan çok sayıda kollara ayrılmış durumda.
Herbiri ayrı bir caddeye açılıyor.


 Örneğin Gran Via Caddesi.
Burası cafelerin,küçük hatıra eşya dükkanlarının
 yoğunlukta olduğu bir cadde..
Bunlar da Madrid'in atlı polisleri...


Bu da Madrid'deki sıfır noktası..
Sol Meydanı'nın karşı caddesinde.Gitmeden önce okumuştum.
Ama açıkçası yürürken kaldırım kenarında fotoğraf çekilen 
insanlara dikkat edince farkettim.
Yoksa yürüyüp gidecekmişiz :)


 Bu şehirde en fazla göreceğiniz şeylerden biri de
köpeklerini gezdiren insanlar.
Tahmin edemeyeceğiniz kadar çok.
Hatta sanırım bunu iş olarak yapan insanlar da var.
Herbirinin elinde 5-6 köpek oluyor çünkü.


Tarihi binalara merakınız varsa burada ağzınız açık,
kafanız havada,hayranlıkla dolaşacaksınız.
Binaların her yeri ayrı bir ayrıntıyla dolu.
İnsan hangi birine bakacağını şaşırıyor.


Tabii ki yolunuz mutlaka en önemli meydan olan Plaza Mayor'a düşecek.
İsterseniz kafelerinde oturup karnınızı doyurun,
ister sokak gösterilerini seyredin,
ister saat 22:00 de batan güneşin tadını çıkarın..
Ama uğramadan gitmeyin.



Madrid gezilesi bir şehir.
Alışveriş için şehrin değişik noktalarında 
çok sayıda şubesi olan EL CORTES INGLES'e uğrayabilirsiniz.
Dört-beş katlı ,içinde elektronik,oyuncak,kozmetik,tekstil vb.
herşeyi bulabilirsiniz.
Fiyatlar ise bana çok uygun gelmedi.
Şu anki euro kuru ile daha da kötü olduğu şüphesiz.
SEVGİYLE VE GEZGİN KALIN...