26 Eylül 2017 Salı

Viyana'da Sarayda Apple Strudel Yaptım :)

applestrudel

Merhabalar;
Her şey bundan iki yıl kadar önce 
Viyana'ya gitme kararıyla başladı.
Viyana'da ne var ne yok diye araştırırken
meşhur Schönnbrun Sarayı'nın
kafesinde apple strudel yapımıyla ilgili
bir show düzenlendiğini keşfettik.
O zamanlar ben bir yandan yemek bloğuma 
tarifler yazmakla meşgulum.
***
Ankara'daki tüm etkinlikleri dolaşmış bitirmişim.
Viyana da kusur kalmasın dedim ve
iletişim adresine duygusal içerikli,
bir o kadar da reklam kokan 
bir mail attım :)))
"Efendim ben Türkiye'de ünlü bir bloggerım.
Gelsem showunuzu izlesem,
yetmese biraz da çekim yapsam fena mı olur,
hem turist olarak geliyoruz
ev sahibi ülke olarak yapın bir güzellik !!!"
***
Showun ne şekilde düzenlendiğini bilmeden
yukardaki anlatım kadar olmasa da
içten bir mail gönderdim.
Ertesi gün şaşırtıcı bir şekilde 
dönüş oldu.
Bizi ailecek ağırlamaktan
memnun olacaklarını yazan bir mail.
***
Yaklaşık 15 gün sonra Viyana'ya ayak basar basmaz
sarayın yemyeşil bahçesinden geçip
Cafe Wien'e adım attık.
Bizi çok güzel bir şekilde karşıladılar.
Oraya gittiğimde bu showun kişi başı 20 Euro
vererek apple strudel yapımını izleyip,
sonrasında da bir içecekle birlikte
apple strudellerin tadına bakabileceğiniz
bir etkinlik olduğunu öğrendim.
***
***
O gün apple strudeli yapan Slavka
harika bir anlatımla keyifli bir show yaptı.
Ve büyük bir incelikle
beni de  showuna ortak etti.
***
***
Bir kafe dolusu turistin
karşısında elim ayağıma dolaşmasın
diye çaba harcarken
İngilizce "bu kadarına gerek yok,bir arkadaşa
bakıp çıkacaktık" diyebilsem kaçıp gidecektim,olmadı :)
***
***
Şaka bir yana;
"körün istediği bir göz,
Allah verdi iki göz" misali
basit bir çekimin ötesinde 
sarayın showunun parçası olmak,
Viyana'nın en ünlü tatlısında
benim de elimin lezzeti olması
şımarmam için yetti de arttı bile.
Üstelik artık elimde
 kapı gibi sertifikam var :)
***

***
Show bitiminde biz de kahvemizle 
tatlımızı afiyetle yedik.
Teklif etmemize rağmen hiç bir ücret talep
etmediler.
Eğer yolunuz düşerse aklınızda bulunsun
kafede kavanoz içinde hazır
elmalı harçlar satılıyor.
Orjinale yakın elmalı tatlı için
alıp denenebilir.
***
Showun görüntülerini izlemek isterseniz
videosunu da buraya ekliyorum.


Bugünlük te bu kadar olsun.
Ağzınızın tadı hiç bozulmasın.

SEVGİYLE VE GEZGİN KALIN....








25 Eylül 2017 Pazartesi

Brüksel'e Giderseniz Neler Almalısınız?

brüksel hediyelik
**
Hepinize Merhabalar ;
Kuşkusuz hiçbirimiz
bir seyahate çıkarken "nesi meşhur?"
sorusunun yanıtını bulmadan yola çıkmayız.
Ben de bu yazımda Brüksel için bu soruyu soranlara
küçük bir alışveriş sepeti hazırlamak istedim.
***
***
Brüksel buram buram çikolata ve waffle kokan şehir.
Belçika dünyanın en iyi çikolata üreticisi olarak biliniyor.
Yaklaşık olarak 13 çikolata fabrikası,16 çikolata müzesi
ve 3000 adet çikolata mağazası bulunuyormuş.
Böyle okuyunca "aman da ne tatlı bir şehirmiş" desek
kötü bir benzetme yapmış olmayız sanırım :)
Brüksel'e adım atıp böylesine çikolata bezeli
bir şehirde çikolata alışverişi yapmadan dönmek olmaz.
Bir kaç ay öncesinin fiyatlarıyla
fotoğraftaki 6'lı çikolata paketinin tamamı
9,90 Euro idi.
***

***
Hemen yukarıdaki fotoğrafta görmüş olduğunuz güzellik
10 Euro civarındaydı.

Güzellik diyorum çünkü; benim gibi
çikolataya hiçbir şekilde düşkünlüğü olmayan
biri için bile tarif edilemeyecek bir lezzeti var.
Hani kimi reklamlarda lezzet patlaması
diye bir tanım kullanılır ya 
işte bu truffları çiğnemeye başladığınızda 
olan şey bu.
Sonrasında ise aklınıza takılıp kalan 
soru "Bu çikolata ise bizim yediklerimiz ne?"
oluyor.

***
Şimdi sıra meşhur "waffle"lara geldi.
Yumurta,un,süt,şeker ve maya ile hazırlanan waffle
Belçika'nın simgelerinden biridir.
Krema,çikolata sosu ve meyve eşliğinde servis edilir.
Yolunuz oralara düşerse ve waffle seviyorsanız
bol bol yiyebilirsiniz.
Ayrıca dönüşte hazır wafflelardan almak isterseniz
bu 8'li paketlerden alıp
tost ya da waffle makinesinde ısıtıp
dilediğiniz gibi süsleyerek yiyebilirsiniz.
Fiyatı 9,20 Euro
***
***
Sıradaki ürünse doğal yağlarla hazırlanmış
patates cipsi.
Fiyatı 2,70 Euro
Yerken yoğun bir yağ tadı almıyorsunuz.
Çok hafif.
Ama gelin görün ki içindeki deniz tuzu yüzünden
yerken deniz suyu yutmuşcasına bir hisse kapılıyorsunuz.
Oğlum tarafından çok beğenildiyse de ben çok sevmedim.
***
***
Ballar ise daha önce alıp beğenen arkadaşların tavsiyesi ile alınıp
"keşke daha çok alsaymışız" dediğimiz ürünlerden.
Özellikle sağdaki akışkan kıvamlı bal çok lezzetliydi.
Boğazı yakan yoğun bir bal tadı vardı.
Yoğun kıvamlı olan da lezzetliydi ama 
favorimiz diğeri oldu.
***
***
Brüksel'in hemen her hediyelik eşya dükkanında görebileceğiniz bir diğer
ürün de dantel kullanılarak hazırlanmış objelerdir.
Örneğin kasnağa geçirilip arkasına vantuz eklenmiş bu
dantel dekoratif ürünlerin fiyatı 6 Euro.
***

***
Yine dantelden hazırlanan çok şık kitap ayraçları.
Tane fiyatı 6 Euro .
Bunlar dışında tepsi üzerine çalışılmış danteller,lavanta torbaları
ve daha bir çok çeşit hediyelik ürün bulabilirsiniz.
Dantelin bu şekilde
turistik bir eşya haline getirilip bundan 
para kazanılıyor olması da çok iyi fikir.
Dantelin en güzelleri,en bol çeşitlisi
bizim ülkemizde örülebildiği halde neden böyle
bir pazarlama şekli düşünememişiz acaba?
***
brüksel

Ve son olarak seyahatin olmazsa olmazı 
buzdolabı magnetleri.
Yine Brüksel'in simgelerinden Manneken Pis
(İşeyen Çocuk Heykeli) ve Belçika
denince akla gelen ilk içecek birayı temsilen hazırlanmış
magnetler bizim seçtiklerimiz.
Umarım yolu o taraflara düşecekler için
az da olsa fikir verebilmişimdir.

Ürünlerin daha ayrıntılı anlatımlarının olduğu videomu
 izlemek isterseniz buraya ekliyorum.
***

SEVGİYLE VE GEZGİN KALIN....




23 Eylül 2017 Cumartesi

Yurtdışı Seyahatinde Az Para Harcamanın Yolları


Hepinize Merhabalar;

Yazının başlığına bakıp 
bir mucize sunacağımı sanmayın sakın.
Euro'nun 4 TL olduğu bir zamanda 
bu çok ta mümkün değil ne yazık ki.
Yazacaklarım deneyimlerimden derleyip toparlayabildiğim 
bir kaç ipucu olacak.
Siz zaten pasaport,yurt dışı çıkış harcı,vize ücretini
denkleştirdiyseniz büyük bir adım atmışsınız demektir.
O zaman başlayalım mı ???
🌎
***
Seyahatinizin en önemli kısmı uçak biletidir.Bunun için tüm havayolları
fiyatlarını tarayıp
farklı seçenekler sunan siteleri tercih edin.
Fiyat alarmları oluşturup
fiyat değişimlerini de kolayca takip edebilirsiniz.
Seyahatinizden en az 3-4 ay önce çok daha uygun biletler bulabilirsiniz.
Havayolu şirketlerinin promosyonlarını da
takip etmeyi unutmayın.
Burada dikkat etmeniz gereken şey,
bilet almayı düşündüğünüz tarihte
gideceğiniz ülkedeki milli ya da dini bayramlarını kontrol etmektir.
Çünkü bu tür günlerde
tüm alışveriş yerleri ve müzeler kapalıdır.
Bu pazar günleri için de
çoğu ülkede geçerlidir.🛫
***
Sıra kalacak yer konusuna geldiğinde bu kez de otel fiyatlarını
karşılaştıran sitelerden yararlanabilirsiniz.
Bu sitelerde daha önce
o otellerde kalmış olan kişilerin yorumlarını okuyup değerlendirme şansınız vardır.
Yurt dışı ülkelerde metro ağı ve toplu taşıma yaygın ve düzenlidir.
Bu nedenle oteliniz
merkeze yakın olmasa bile
çok zorluk çekmezsiniz.
Güvenli bir bölgede olması yeterlidir.
Yalnız seyahat edenler de hostellerde 
odayı bir kaç kişi ile paylaşarak çok uygun fiyatta konaklayabilir.
Ayrıca son yıllarda yaygınlaşan
Airbnb sitesinden
ev kiralayabilir,bu şekilde
kahvaltı ve yemekleri
evde hazırlayıp ek yeme-içme masrafını azaltabilirsiniz.🏠
***
***
Havaalanındaki yiyecek ve içecek fiyatları 
oldukça pahalıdır.
Mümkün olduğunca tok şekilde 
giderseniz uçak saatine kadar para harcamamış olursunuz.
Şanslıysanız kimi havayollarının,
fotoğrafta olduğu gibi
ücretsiz çay-kahve stantlarına denk gelebilirsiniz.☕
(Münih Havaalanı-Lufthansa)
***

***
Uçağa bindiğinize göre artık gelsin yemekler...
Bu konuda da tartışmasız en lezzetli seçenekler
THY 'na ait...
🍝
***
Tütün maddeleri kullanıyorsanız -ki sağlığa zararlıdır-
yurtdışında onlar da çok pahalıdır.
Gitmeden yanınıza bir karton alarak çıkabilirsiniz.
İndiğimde Free Shop'tan alırım diye düşünmeyin,
çünkü çoğu ülke girişte tütün maddesi almanıza izin vermiyor.
Sadece çıkarken alabiliyorsunuz.
***
***
Su nimettir.Hele ki yurt dışında!!!
 Çünkü büfelerde
 küçük şişe suya
2-3 Euro ödediğiniz olur.
O nedenle marketlerden
büyük su alıp
küçük şişelere bölüştürüp
 kullanırsanız daha hesaplı olur.
Ve unutmayın çoğu ülkede bu plastikler için
marketlerde geri iade makineleri vardır.
Şişeyi attığınızda size depozitonuzu market kuponu olarak verir.
Bazı ülkelerde de suyunu rahatlıkla içebileceğiniz
çeşmeler yapılmıştır.
Fotoğraftaki modern çeşme Viyana'dan.
Büfeden 2 euro'ya su alıp 
arkamızı döndüğümüzde görmüştük.
Görmüştük ama artık çok geçti :)))
😁😁😁
***
***
Daha önce de belirttiğim gibi,yurt dışı ülkelerde 
metro ve otobüs ağı geniş ve düzenlidir.
Bu nedenle bir kaç gün kalacaksanız
24-48-72 saatlik ulaşım kartlarından
alabilirsiniz.
Belirtilen sürelerde istediğiniz kadar bu araçlara binebilirsiniz.
Böylece çok daha uygun fiyata dolaşabilirsiniz.
Yine bazı ülkelerde okulların açık olduğu dönemlerde
okul çağındaki tüm çocuklara ulaşım ücretsizdir.
Turistler için de geçerli bir kuraldır.
🚉
***

***
Neredeyse tüm günü dışarlarda geçireceğiniz için
 tuvalet ihtiyacınızı da
oturduğunuz kafelerdekini kullanarak karşılayabilirsiniz.
Çünkü sınırlı bütçeyle gidenler için bu da bir ek bir maliyettir.
Müzikli falan diye yapılan reklamlara kanmayın :)))
😉
***
İnternet için,o ülkelerin 500mb,1 gb lık data kartlarından alıp
kullanabilirsiniz.
Fiyatları 5-15 Euro arasında değişir.
***
***
Yemek porsiyonları genelde büyük olur.
O nedenle porsiyonları görüp öyle sipariş verin.
Çoğu zaman ortaya karışık bir siparişle 
iki kişilik fiyatına üç kişi doyabilirsiniz.
Marketlerden sandeviç ya da meyve alıp gezerken
yemekten çekinmeyin.
Tüm turistler bu şekilde yapıyor.
Havaalanında çantasından pilav çıkarıp yiyeni bile gördüm.
🌭
***
Magnet ve hediyelik eşyaları almak için 
acele etmeyin.
Turistik meydanların dışında 
ara sokaklardaki dükkanlarda
 çok daha uygun fiyata alabilirsiniz.
***
Tüm zorlukları aşıp gitmişsiniz.
Sakın gördüğünüz her etiketi 4 ile çarpmaya kalkmayın.
Tatilinizi zehir etmeyin.
Artık oradasınız,tadını çıkarın.
😎💃🕺
***
Yine de parayı verirken elleriniz titriyorsa
Euro yerine kendi parasını kullanan ülkelere
gidebilirsiniz.
Örneğin Çek Cumhuriyeti bu anlamda
oldukça hesaplı bir rotadır.
Yine Arnavutluk'ta çok uygun fiyatlı
seyahat ve deniz tatili
yapabilirsiniz.
***
Az para harcayarak yapılabilecek
yurt dışı seyahati için 
ilk aklıma gelenleri yazdım
Lütfen sizler de kendi deneyimlerinizi 
yorum kısmında paylaşın.
Bu kurallar herkes için farklı
olabilir.
Yalnız,eşli,çocuklu,yaşlı ya da gençler için
bazı şartlar farklılaşabilir.
Ne olursa olsun ben herkesin
böyle bir seyahat yapabilme 
fırsatı bulabilmesini diliyorum.

SEVGİYLE VE GEZGİN KALIN.
🌍🌎🌏




22 Eylül 2017 Cuma

Ankara'da TEPETAKLAK Bir EV -Neşeli Köy


***
Yeniden Merhabalar,
Yurtdışında 10'a yakın ülkede yurt içinde de
Antalya'da bir örneğinin olduğunu bildiğim Tepetaklak Ev
bir kaç ay önce Ankara'da da inşa edildi.
Açıldığı hafta hemen görmeye gittik.
Yüksek yüksek apartmanların arasında
bir köy konsepti olarak düzenlenmiş
Neşeli Köy'ü ve içindeki Tepetaklak Ev'i
keyifle gezdik.
***
***
"Neşeli Köy" içinde atların,eşeklerin,tavukların,ördeklerin 
gezindiği,gözleme kokuları yayılan kafeleri,
zipline,karavanla köy turu gibi aktivitelerin
yapılabildiği bir yer.
Yeşillikler içinde özellikle çocuklarla 
güzel vakit geçirebileceğiniz bir mekan.
***
***
Köye girişte ücret ödenmiyor.
Aracınız için ücretsiz park yeri mevcut.
Köydeki aktivitelerden yararlanmak isterseniz
zipline için 15 TL,at ve eşek turu için 20 TL ,
karavanla köy turu için de 10 TL
ödemeniz gerekiyor.
***
***
Biz henüz köy çok keşfedilmeden gittiğimiz için
hem köyde hem evde çok rahat dolaşmıştık.
Evde de rahat rahat fotoğraf çekme şansımız olmuştu.
Sonrasında yoğunluk oluşunca
ister istemez kalabalık kimi insanlar için 
sıkıntı yaratmış.
Önerim mümkünse erken saatlerde ya da
hafta içi ziyarete gitmeniz.
***
***
Evin özelliklerine gelmeden önce bir kaç şey eklemek isterim.
Ortam çok güzel ve huzur bulucu.
Farklı objelerle düzenlenen köy ve çevresinde 
çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
***
***
Eski objeleri seviyorsanız
burada bol bol bulabilirsiniz.
***
***
Eve gelirsek 120 metrekarelik bir ev.
İçeri girdiğinizde tavanda 
ters bir şekilde duran eşyaları görüyorsunuz.
Haaa bir de yerlerde yatan,ayakları havada insanlar :)))😉
Onlar ne ki derseniz,
tabii ki ilginç fotoğraf kareleri yakalamaya 
çalışan insanlar.
Dediğim gibi biz çok yeniyken gittiğimiz için
orada görevli olan beyefendinin 
nasıl poz vereceğimiz konusunda 
yardım edecek zamanı olmuştu.
Benim önerim gitmeden önce
köyün sosyal medya hesaplarından
önceki fotoğraflara bakıp
yaratıcı pozları keşfetmeniz.
Fotoğrafları çektikten sonra ters çevirmeyi unutmayın.🙃
***
***
Evin salonu,mutfağı,çocuk odası,
yatak odası ve banyosu bulunuyor.
Eve giriş ücreti 15 TL.
0-6 yaş bir çocuk ücretsiz.
Hem sizin hem çocuklarınızın gezmekten keyif alacağı,
harika instagram fotoğrafları çıkarabileceğiniz 
ilginç konseptli bir model ev.
Kısaca Ankara'da yaşayanlara,Ankara'ya yolu düşüp te 
gezecek yer arayanlara 
önerebileceğim bir mekan.
***
***
Bu kadar anlattıktan ve de siz sabırla okuduktan sonra
bir de köyün ve evin tarafımdan çekilip
kurgulanmış görüntülerini seyretmek 
isterseniz videoyu da buraya ekliyorum.
***


SEVGİYLE VE GEZGİN KALIN....

ADRES :Yukarıyurtçu Mahallesi, 06815 Etimesgut/Ankara 0533 278 74 74

21 Eylül 2017 Perşembe

Antalya Olympos Teleferik Maceramız-Tahtalı Dağı

tahtalı dağı
Merhaba;
Antalya'dan çoook yükseklerden selamlar :)
Sabahın erken saatlerinde
Antalya'dan Kemer'e doğru yol alırken
karşımıza çıkan yol levhalarında teleferik yazısını görüp te
uğramadan geçmek olmazdı.
Daha önce oğlumla Madrid'de bir teleferik seyahatimiz olmuştu.
İtiraf etmem gerekirse oldukça heyecanlanmıştım.
4 kişilik kabinlerde ikimiz vardık ve kabin oldukça eskiydi.
Hatta gideceğimiz yere vardığımızda dönüş için başka alternatif var mıdır diye
düşünecek kadar korkmuştum.
Çünkü bağlantı noktalarından geçerken epeyce sallanıyordu.
O zaman 10 yaşında olan oğluma korkumu hissettirmemek için
harcadığım çaba da takdire değerdi :)

😁😁😁

 Olympos tabelasını gördükten sonra giriş kapısından geçtikten sonra
yaklaşık 10 km. kadar
dar bir yoldan ilerledik.
O kadar ıssızdı ki bir ara yanlış yola girdiğimizi bile düşündük.
Sonunda ulaştık.
Arabadan iner inmez kocaman bir teleferik kabiniyle karşılaşınca
içim bir hop etmedi değil.
Kabinler 80 kişilikmiş.
Verilen bilgilere göre de 20 kişilik kurtarma teleferiği varmış.
Geriye kalan 60 kişinin kaderi ne ola ki diye düşünerek 
binaya doğru devam ettik.🤔


İçeri girip bilet fiyatlarını sorduk.
Yetişkinler için 65 TL,16 yaşa kadar da 32,5 TL idi.
Fiyatı biraz çok buldum.
En azından yerli turistler için biraz daha 
insaflı olabilirlerdi diye düşünüyorum.
Henüz sabah saatleri olduğundan kimseler yoktu.
Ve ben açıkça yazmalıyım ki 
binmekten korkup
vazgeçtim.
Eşim "buraya kadar gelmişken binmeden gidilir mi?" diye
ikna çabasındayken kalabalık bir turist grubu geldi.
Onlardan cesaret alıp "anca beraber,kanca beraber"
diyerek kabine adımımızı attık.
Kabinde bir de görevli varmış ki bu beni çok rahatlattı.
Veee yolculuğumuz başladı.
Tahtalı Dağı'na tırmanırken manzara görülmeye değerdi.
Bağlantı noktalarından geçerken 
tüm kabinde çığlıklar ve kahkahalar yükseliyordu.
Ama şu kesin ki büyük kabin küçük olanı kadar çok sarsmıyordu.

Ve sonunda 2365m.'ye ulaştık.
Unutmadan hatırlatayım;
gidecek olanlar yaz mevsimi bile 
mutlaka yanlarına kalın bir giysi almalılar.
Çünkü yukarısı insanı epeyce üşütüyor.
Manzarayı ise nasıl anlatabilirim bilmiyorum.
Bulutlarla aynı hizada olmak,hareket edişlerini görmek
muhteşemdi.
Cesareti olanlar çok daha keyifli aktivitelerle
manzaranın tadını çıkarıyordu.
Biz de ancak bir fotoğraf karesiyle bu heyecana ortak olabildik.
Dağın olduğu kısımda iki ayrı kafeterya vardı.
Fiyatları epeyce tuzluydu.
Çok aç olduğumuz için menüleri iyice inceleyip
en uygun seçenek olarak 13 TL'ye
soğuk sandeviç seçtik.
Küçük bir meyve suyuna ödediğim 10 TL ise hala içimde yaradır.🥙🥃


Dönüş yolculuğu ise çıkıştan çok daha keyifliydi.
Hava bulutlu olduğundan manzara ara ara kesintiye uğrasa da 
dağlarda gezinen ceylanları görmek ilginç bir deneyim oldu.
YouTube'da video kanalı açtığım için 
elimden kamerayı da bırakmadım tabii ki.
Bu keyifli deneyimi,dağdaki manzarayı,
kabindeki insanların heyecanını 
kısaca gördüğüm her şeyi çektim.
Anlattıklarımı bir de oradan görmek isterseniz diye 
videoyu aşağıya ekliyorum.
🎬

SEVGİYLE VE GEZGİN KALIN....



18 Eylül 2017 Pazartesi

Gezgin Günlük'ten Merhaba

Hepinize Merhabalar;
Ben Derya...
Bundan tam 10 yıl önce ilk blog yazımı yazarken 
nasıl bir heyecan içindeysem şimdi de aynı duyguları yaşıyorum.
Bir arkadaşımın önerisiyle,ben daha ne olduğunu bile keşfetmemişken
"yemek tarifleri yazarsın örneğin" telkiniyle
ilk bloğumu açtım.
İsim bulma konusu en zor olandı kuşkusuz.
Aklınıza bir şey gelmez,gelse çoktan alınmıştır.
Eşim "konu yemekse SİHİRLİOKLAVA olabilir" deyince
bloğum isimsiz kalmaktan kurtuldu.

İlk yazımı gönderip saatlerce bilgisayar başında beklediğimi 
hiç unutmuyorum.
Okuyan olacak mı????Yorum gelecek mi?
(İşte yazının tam bu kısmında bilin ki yine aynı duygular içindeyim.)

O zamanlar sesimizi duyurmak için fazla bir seçenek yok.
Oturduğumuz yerde farkedilmeyi bekleyen 
emekli Yeşilçam aktörleri  gibiyiz.
Sonra el yordamı bloggerlar birbirimizi bulmaya,
yorumlar yazmaya,merak etmeye,hatta mektuplaşmaya başladık.
Benim yemek tarifleriyle başlayan yazı maceram
gündelik yazılarla,oğlumun doğumundan itibaren 
 yaşadığımız sıkıntılı zamanlarda 
bir ses duymak için yaptığım iç dökmelerle,
okuduğum kitaplar,gezdiğim yerlerle çeşitlendi.
Derken gezi yazıları o kadar sevildi ki
MOMONDO'nun düzenlediği
Türkiye'nin En İyi Seyahat Blogları Yarışmasında 
ilk 10 arasına girdim.
Ki bu benim için unutulmaz bir başarıydı.
Çünkü orada adı bulunan blogların hepsi benim severek okuduğum bloglardı.
Onların arasında yer almak ta çok gurur verici oldu.

İyi,her şey güzel de nereden çıktı bu yeni blog?

Blog yazmaya devam ederken bir yandan da
fotoğraflara ve yazılara sığdıramadığım kısımları da paylaşmak için
bir video kanalı açtım.
Blog yazılarıma ara vermedim ama 
içime sinmeyen bir şey vardı.
Tamamen hayatıma ve gezilerime yönelik yazmak istiyorken
bloğumun adı yemek dışında bir çağrışım yapmıyordu.
Evet bir yemek sitesi için harikaydı ama seyahat sitesi için
kesinlikle değildi.
O ilk zamanlarda "bir deneyelim" diye çıkılan yolculuğun
bir vazgeçilmeze dönüşeceğini,bu kadar gelişeceğini bilsem
kesinlikle daha titiz davranırdım.

İşte bu nedenle YouTube kanalımla aynı adı taşıyan
yeni bir blog açtım.
Böylece siz sayın okurların da kafası karışmayacak,
gezi yazıları okurken arkadan börek kokuları duymayacaksınız :)

10 yıllık emeğimin ardından yeni çıktığım bu yolculukta
beni yalnız bırakmazsanız çok mutlu olurum.
Çooook uzun yazdım değil mi?

Öyleyse yeni bir merhabaya kadar 

SEVGİYLE VE GEZGİN KALIN.